HEMŞİRELERİN MUTLAKA OKUMASI GEREKEN ROMANLAR

hemşire roman





Hemen hepimiz roman okuyoruz. Okuduğumuz romanları da ya kapağına göre yada çok sattığına göre yada bir arkadaşımızın tavsiyesi üzerine seçiyoruz.

Bu yazımda sizlere okuduğunuzda mesleğiniz adına sizlere farklı bakış açıları katacak, mesleğinizden dolayı daha akıcı bir şekilde okuyabileceğiniz romanlardan bahsedeceğim.

Ayrıca bu romanlar hem stresinizi almakla kalmayacak işteki motivasyonunuzu da artıracak türden.

Umarım hoşunuza gider.


1. İngiliz Hasta




İngiliz Hasta, 1992 yılında en önemli edebiyat ödüllerinden Booker Ödülü’nün sahibi oldu, Türkçe dahil 38 dile çevrildi, 1996’da filmi çekildi ve dokuz Oscar ödülü kazandı.

Temmuz 2018’de de son 50 yılda Booker Ödülü alanlar arasında yapılan oylamada birinci gelerek Altın Man Booker Ödülüyle taçlandırıldı.

Roman, İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarında Toskana’da yaşamları kesişen dört kişinin sıra dışı hikâyeleriyle örülü. Uçağının düşmesi sonucu yanarak belleğini yitiren bir adam, kendini onun tedavisine adayan genç bir Kanadalı hemşire, savaş sırasında casusluk yaparken yakalanan eski bir hırsız ve bomba imha uzmanı bir asker.


Ve aralarında bir hayalet gibi gezinen, savaş yorgunu bu insanları uzak bir geçmişe taşıyan ve okuru da İngiliz hastanın gerçek kimliğine götüren bir kadın... Toskana’nın büyülü atmosferinden, çöl güneşi altında yolculuklara, İngiltere’nin serin yeşilliğine, Hindistan’ın renkli keşmekeşine uzanan unutulmaz bir hikâye.

İngiliz Hasta , kalbinize dokunacak güzel ve unutulmaz bir hikayeye sahiptir. Hana'nın şansa rağmen gösterdiği azim ve tutkusu hemşire olduğunuz için gurur duymanıza sebep olacak.


2. Bir Psikiyatristin Gizli Defteri





Terapi koltuğunun ardındaki sırlar.. Hep onlar mı bizi dinleyecek? Bu sefer geçmişini anlatan bir psikiyatristin ta kendisi. Koltuğa oturun ve kulak kabartın.

Dr. Gary Small’un, Boston’un kalabalık acil servis koridorlarından Los Angeles’ın golf sahalarına uzanan hikâyesinde karşılaştığı vakalar kimi zaman tuhaf, kimi zaman da gizemli, ama hepsi gerçek. Akıl hastalıklarının ilginç dünyasına kapı aralayan Bir Psikiyatristin Gizli Defteri sizi çok şaşırtacak…



3. Beşinci Tüp






New York Times çok satan kitaplarının vazgeçilmez yazarlarından Michael Palmer'ın yeni romanı şu huzursuz edici sorularla başlıyor: Laboratuarda verdiğiniz kan örnekleri nereye gidiyor? Hangi amaçlar için kullanılıyor? Ve bunu bizler neden bilmiyoruz? 

DERİN BİR NEFES ALIN..

Hayatı boyunca zorluklarla savaşmış, eski milli atlet, yeni Harvard Tıp Fakültesi öğrencisi Natalie Reyes gururunun kurbanı olup okuldan uzaklaştırılınca can dostu, akıl hocası tarafından Brezilya'da bir tıp konferansına gönderiliyor; burada kaçırılıp vuruluyor, bir çıkmaz sokakta ölüme terk ediliyor. Ve hayatta kaldığına sevinmeye fırsat bulamadan akciğerini kaybettiğini öğreniyor..

Dünyanın başka bir köşesindeki dahi doktor Joe Anson milyonlarca insanın hayatını kurtaracak bir serum üzerinde çalışıyor. Ancak milyonların hayatı Anson'ın gün geçtikçe kötüye giden sağlığına bağlı ve gizli kapıların ardındaki gölgelerin işlerini şansa bırakmaya niyeti yok...

Chicago'dan dedektif Ben Callahan, vücudunda esrarengiz izler bulunan ölü bir adamın kimliğini bulmak zorunda. Ben için sıradan bir kayıp vakası çok daha büyük bir komplo teorisine dönüşmek üzere...

Birbirinden habersiz bu üç kişinin hayatı, kökleri antik felsefeye inen, Rio de Janeiro'dan Boston'a, Türkiye'den Moldova'ya kadar uzanan gizli bir cemiyete doğru çekiliyor. Ve neye inanacaklarını bilemedikleri bir dünyada güç ve dehanın, sadakat ve ihanetin, doğruların ve yalanların gerçek anlamı tek bir tüp kanın - beşinci tüpün - içinde gizli. 


"Dahiyane bir tıbbi macera. Gerilimi hiç bitmeyen zeki bir hikâye." - Cross Bones'un yazarı Kathy Reichs. 


"Kaçırmayı göze alamayacağınız nefes nefese bir gerilim." - Point Blank'in yazarı Catherine Coulter.




4. İyi Hemşire





Aralık 2003'te yakalanışının ardından medya ona "Ölüm Meleği" adını taktı. Yaklaşık 300 hastayı öldürmekle suçlanan hemşire Charles Cullen kendine özel yöntemleriyle icra ettiği seri katilliğe ev hayvanlarından başlamıştı.

"Yumruk sesleri ve köpeğin viyaklamaları bazen genç kadını uykusundan uyandırırdı. Charlie köpeği eğittiğini iddia ediyordu ama Adrianne'e bu bir cezalandırma gibi geliyordu."


Duyarlı bir evlat, ideal bir eş, sevgi dolu bir baba ve takdir edilen bir çalışan gibi görünüyordu. Kimse onun Amerikan tarihinin en üretken seri katili olduğunu tahmin edemezdi.

"Charlie, Somerset'te kaç kişiyi öldürdüğünü hatırlamıyordu, sadece bunun Amy hastalandığı günlerde başladığını hatırlıyordu ve bir kez başladı mı bir daha durmadığını..."

Charles Cullen 16 yıllık iş yaşamında düzinelerce şikâyet ve disiplin soruşturmasıyla karşılaştı. 4 polis soruşturması, 2 yalan makinesi testi geçirdi, belki 20 kez intihar girişiminde bulundu ve 1 kez de tutuklandı... ama bunların hiçbiri mesleki sicilini lekelemeye yetmedi, başvurduğu işlerden, ilginç bir şekilde, hiçbir zaman geri çevrilmedi.

10 yıllık bir araştırma sonucunda gazeteci-yazar Charles Graeber bütün hikâyeyi kitap haline getirdi. Yüzlerce gizli polis kaydından, görüşmelerden, dinlemelerden yola çıkarak kitabı yazan Graeber, cezaevinde Cullen'la da görüştü. Graeber'ın en önemli kaynaklarından biri ise Cullen'ın yakalanması için hayatını tehlikeye atarak gizli muhbir olarak görev yapan ve ilk kez bu kitabın yayımlanmasıyla kamuoyuna duyurulmuş olan, Cullen'ın en yakın çalışma arkadaşı Amy idi.

"Gerçek suç kitaplarına son derece rahatsız edici bir ilave."
-Publishers Weekly-


"Dehşet verici" 

-CNN.com-



5. Checklist Manifesto-İşi Doğru Yapma








"Akılla yazılmış, tecrübe ile sınanmış." WASHINGTON POST


Daha uzun süre eğitim görüyor, daha fazla uzmanlaşıyor, daha ileri teknoloji kullanıyor ama yine de hata yapıyoruz. Ve bunun nedeni son derece basit: artık sahip olduğumuz bilgi hacmi ve karmaşıklık düzeyi, bireyler olarak bu bilgiyi tutarlı, doğru ve güvenli biçimde iletme becerimizi aşmış durumda.

Time dergisi tarafından 2010'da dünyanın en etkili 100 insanı arasında gösterilen Atul Gawande, daha iyisini başarabileceğimiz görüşünü savunuyor ve çözüm olarak bize olabilecek en mütevazı yolu gösteriyor: kontrol listesi. Gawande, gerçek hayattan akıl almaz öyküler eşliğinde, kontrol listelerinin, uçakları uçurmaktan ileri derecede incelikli teknik gerektiren gökdelenler inşa etmeye dek, yaptığımız en zor işlerden bazılarını nasıl altından kalkılabilir hale getirdiğini açıklıyor. 

Kendi deneyimine dayanarak, doksan saniyelik bir kontrol listesinin, dünyanın dört bir yanındaki sekiz hastanede, hemen bütün cerrahi girişim türlerinde, ölümleri ve komplikasyonları, ek maliyet getirmeksizin, üçte biri aşan oranda azaltmayı nasıl başarabildiğini gözler önüne seriyor.

Checklist Manifesto, yaşamımızdaki karmaşıklığın doğasını irdeleyen, merak ettiren ve eyleme geçirten bir kitap. İşini doğru yapmak isteyen herkes için...


6. Ölümlü Olmak





Ölümlülük ağır bir konu olabilir. Bir doktorun güçten düşme ve ölümün kaçınılmazlığı üzerine yazması bazılarını telaşa düşürebilir. Ne kadar dikkatli ele alınırsa alınsın birçoğumuz için böyle bir mevzu bir toplumun hastalarını, yaşlılarını feda etmeye hazırlandığı görüntüsünü yaratabilir. 

Peki ya hastalar ve yaşlılar zaten feda ediliyorsa – bizim hayat döngüsünün acımasızlığını kabul etmeyi reddedişimizin kurbanlarıysalar? Veya tam da gözlerimizin önünde fark edilmeyi bekleyen daha iyi yaklaşımlar varsa? 

İnsanlık tarihinin büyük bölümünde ölüm, ortak ve sürekli mevcut bir olasılıktı. Beş ya da elli yaşında olmak fark etmez, ölümün ne zaman ve nerede geleceğini kimse bilemezdi. Ancak günümüz tıbbında gelinen noktada insan neredeyse ölüme meydan okuyabileceğine inanıyor ve ölümlü olma gerçeğinden giderek kopuyor. İşte bu kitap günümüzde ölümü tecrübe etmekle ilgili. Bu kitap, yaşlanmak ve ölmek nasıl bir şey, bu fikre ne kadar hazırız, tıp bizi nereye kadar destekleyebilir ve yolun sonu neresidir sorularına yanıt vermeye çalışıyor. 


Atul Gawande Ölümlü Olmak’ta empatik ve duyarlı yaklaşımıyla cerrah, hasta, aile üçgeninde gelişen deneyimleri inceliyor. Gawande insan doğasını değil tıbbın işleyişini değiştirecek bir fikrin peşinden gidiyor. Hastalar ve aileleri tıbbi süreçlerden geçerken ölüm gerçeği üzerinde saplanıp kalıyorlar ancak Gawande’ye göre hedef sonuçta iyi bir ölüm değil iyi bir yaşam – sonuna kadar...


Yorumlar

Yorumlarınız bizim için değerli, lütfen soru ve görüşlerinizi yazmaktan çekinmeyin.

Arşiv

İletişim Formu

Gönder